Ücret, işçiye işveren ile imzaladığı iş sözleşmesi gereği yapılan işin karşılığında işveren tarafından sağlanan kazançtır ve para olarak verilmek zorundadır. Özellikle son yıllarda artan enflasyonist ortamda çok sayıda işveren çalışanlarının kazançlarını ve alım güçlerini korumak için farklı arayışlar içerisindeler. Kimi işverenler yıl içerisinde enflasyona bağlı olarak birden fazla zam dönemine giderken bazı işverenler ise çalışanlarına sağladığı yemek, yol, hediye çeki vs. gibi ek menfaatleri güçlendirme yoluna gitmekte.
İşverenlerin gittiği bir başka çözüm yolu ise döviz kuru üzerinden birtakım düzenlemeler ile çalışanlarının alım gücünü korumak üzerine. Bu seçeneğin birden fazla uygulama şekli karşımıza çıkıyor. Kimi işverenler doğrudan döviz olarak maaş ödemesi yaparken kimileri ise belirli bir döviz tutarını maaşa sabitleyerek her ay ilgili kur tutarı ile çarparak TL ödemesi yapmakta. Kimi işverenler ise ödeme gününden sonra oluşan kur farkı için bir sonraki ayda fark ödemesi yahut fark kesintisi yaparak enflasyonist ortama çözüm bulmakta.
Saydığımız her yöntemin kendi içinde avantajları ve dezavantajları olsa da asıl önemli olan döviz ile ya da dövize endeksli olarak maaş ödenirken uyulması gereken usul ve esaslardır. Çünkü 4857 sayılı kanunun hükümleri, 12.09.2024 tarihli ve 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Türk Lirasının Değerini Koruma Kanunu ve daha sonraları birkaç kere bu kanunun düzenlenmesine sebep olan Maliye Bakanlığınca resmi gazetede yayımlanan tebliğlerden dolayı hem işverenlerin aklında soru işaretleri oluşmuş hem de dövizle maaş verme süreci son derece komplike bir hale gelmiştir.
Dövizle Ödemenin Düzenlediği Karar ve Kanunlar
Döviz ile yapılan her türlü ödemenin düzenlendiği ilk ve en temel yasamız olan Türk Lirasını Koruma Kanunu ilk defa Şubat 1930 tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiş ve aynı ay içerisinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı hükümete ulusal paranın değerindeki dalgalanmayı engelleme amacıyla düzenleyici kararlar alma ve bu kararları desteklemek için cezai yaptırım uygulama yetkisi vermektir.
İlgili kanunun 32 sayılı kararında değişiklik yapıldığı Eylül 2018 tarihinde yayınlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararında ise Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen haller dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında yapacakları iş sözleşmesinde ücret ve eklerin döviz yahut döviz endeksine bağlı olarak yapılamayacağı net bir şekilde ifade edilmiştir ve daha sonrasında bakanlık kendisine bırakılan konuları netleştirmek için 2008-32/34 sayılı tebliğ yayınlamıştır.
Ayrıca 4857 sayılı İş Kanunun 32.maddesinde de açık bir şekilde ücretin Türk Parası olarak ödenmesi gerektiği ifade edilmektedir.
İstisnai durumlardan bazıları da 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliğinde yer almaktadır.
Dövizle Ödemeye İmkân Sağlayan Durumlar
Aslında döviz ile ödeme yapılmasının esasları 2 temel konu üzerinden belirlenmektedir. Bunlardan ilki döviz ile ücret ödemesi yapılmasını engelleyen kanunlardaki bazı ufak belirsizliklerdir, ikincisi ise doğrudan döviz ile ücret verilmesine izin verilen kanun ve düzenlemelerdir. Sırasıyla inceleyelim:
1-İlk olarak Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu üzerinde yapılan 32 sayılı değişikliği ele alalım. İlgili düzenlemede ‘’Türkiye’de yerleşik kişilerin bakanlıkça belirlenen haller hariç iş, hizmet ve eser sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklı diğer ödeme yükümlülüklerinin de döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz’’ hükmü yer almaktadır. İlk bakıldığında döviz ile ücret ödenmesine engel bir madde gibi dursa da aynı madde bize taraflardan birisinin Türkiye’de yerleşik olmaması durumunda ücretin döviz yahut dövize endeksli bir şekilde ödenebileceğine izin vermektedir. Çünkü kararda Türkiye’de yerleşik olmayanlar için bir yasak bulunmamaktadır.
2- İlgili Bakanlık Tebliğinin 19.fıkrasına göre dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan ve doğrudan veya dolaylı olarak %50 ve üzerinde pay sahiplikleri veya ortak kontrollerinin olması durumunda döviz ile maaş ödenmesine imkân sağlanmaktadır. Yani Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bir şirketin %50 ve üzeri yapısı yabancı sermayeye ait ise Türkiye’de bulunan çalışanlarına döviz ile ödeme yapabilmektedir.
3-İlgili düzenlemeler Türkiye’de yerleşik olsalar bile vatandaşlık bağı olmayan çalışanların döviz ile maaş almasına izin veriyor. Yabancı çalışanların iş sözleşmesine döviz ile maaş alma maddesini ekletmesi yeterli olmaktadır.
4-Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliğinin 21.maddesine göre Serbest Bölge’de faaliyet gösteren şirketler serbest bölge çerçevesinde çalışan çalışanlarına dövizle maaş verebilirler.
5- 4875 sayılı Doğrudan Yabancılar Yatırımlar Kanunu 6.maddeye irtibat bürosu çalışanları da döviz ile maaş alabilirler.
6-Türkiyede yerleşik kişiler arsında yurt dışında ifa edilecek işlerde ve bu işlerde çalışacak çalışanlarda döviz kullanılabilir.
Döviz veya Döviz Endeksine Bağlı Ücret Ödemelerinin Bordrolaştırılması
Öncelikle ifade etmemiz gereken husus çalışan maşını döviz olarak da alsa döviz olarak belirtilen tutarın o ayki karşılığı olan TL olarak da alıyorsa maaş bordrosunun tamamen TL olarak görünmesi gerekmektedir. Bu yasal bir zorunluluk olmamakla birlikte teknik bir zorunluluktur.
Sebebi ise şudur, çalışanın maaşı ve pek çok ödeme kalemi döviz cinsinden veriliyor olabilir ancak tek bir TL ödemenin bile olması döviz farklılığından dolayı bordronun doğru yorumlanmasını ve okunmasını bozacaktır. Örneğin sağlık sigortası gibi bordroda yer alan kalemler poliçe tutarı TL olarak belirlendiği ve çalışana da TL olarak menfaat sağladığı için bordroya TL olarak gelmelidir. Bu durum tüm bordronun hesaplanma ve kontrolünü değiştireceğinden bordrodaki tüm kalemler TL olarak bordroya girmelidir.
Çalışanın maaşının döviz tutarını ve TL tutarını görmesi için bir düzen gerekli. Bu sebeple bordroda ücret bilgisi kısmında çalışanın maaşı döviz tutar olarak görünebilir. Ancak mesai hesaplamalarının olduğu yerde her bir mesai türünün karşılığı hak ettiği ücretin Türk lirası olarak görünmesi gerekmektedir. Ayrıca çalışanın bordrosunda kullanılan döviz kuru da virgülden sonraki tüm haneleriyle gösterilmelidir.
Tüm ödemelerin TL olarak görünmesindeki bir diğer sebepte yasal beyanlar ve tahakkuk edecek vergilerden kaynaklıdır. Şayet Türk lirası değil de döviz olarak belirtilirse kurdaki oynaklıktan dolayı beyan edilmesi gereken sigorta matrahı, sigorta ve vergi primleri sürekli olarak değişecektir. Bu da beyanname ve SGK bildirimlerinde ciddi sorunlara sebep olacaktır Bordro gösteriminde Türk lirası olarak göstermenin hukuki bir zorunluluğu olmasa da sigorta ve vergi beyanları TL üzerinden yapıldığı için bordroda TL olarak görünmesi süreci kolaylaştıracaktır ve işçinin hem işverenin yasal kesintileri daha rahat görebilmesine imkân sağlayacaktır.
Ek olarak bordro parametrelinde tavan ve taban uygulamaları vardır ve bu uygulamalar sabit TL tutarları üzerinden belirlenmiş olduğundan kurdaki oynaklık sürekli olarak hesaplamayı değiştirecektir ve nihayetinde yasal bildirimleri yapmak imkânsız bir hale gelecektir.
Kullanılacak döviz kuru konusunda ise tek bir uygulama yoktur. İşçi ve İşveren arasındaki iş sözleşmesinde veya sonrasında yapılan bir ek protokolde açıkça belirtilmiş olmalıdır. Sıklıkla karşılaştığımız uygulamalar ise genelde maaşın ödendiği günden 1 gün öncenin TCMB tarafından açıklanan döviz kuru, İş sözleşmesinde önceden belirtilmiş her ayın ilgili gününde TCMB tarafından açıklanan döviz kuru yahut tüm bunlardan bağımsız olarak kur belirterek sene boyunca bu kur kullanılması şeklindedir.
Döviz ile maaş alan çalışanların kıdem ve ihbar tazminatı hesaplamaları ise aldığı son ücretin brüt TL karşılığı üzerinden yapılır. Ücretin kıdem tazminat tavanını geçmesi durumunda farklı bir uygulamaya gidilmez ve yasal kıdem tazminatı tavan tutarından işlem yapılır.
Yemek, yol vs. gibi muafiyeti bulunan kalemlerin de döviz ile verilmesi durumunda tutarların ilgili günün kuru kullanılarak TL’ye çevrilmesi ve muafiyet ve istisna hesaplamalarının bu kur bilgisi üzerinden gerçekleşmesi gerekmektedir.