Borçlar Kanunu İşçiye Hangi Sorumlulukları Yüklemektedir?
Borçlar Kanunu İşçiye Hangi Sorumlulukları Yüklemektedir?

Borçlar Kanunu İşçiye Hangi Sorumlulukları Yüklemektedir?

Çalışma hayatının paydaşlarından, işçi-işveren ve devletin bir takım karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin, yürürlükte bulunan özel ve genel kanunlar gereği olduğunu söylememiz gerekir.  Paydaşların karşılıklı hak ve yükümlülüklerine ayrı ayrı değineceğiz fakat bu yazımızda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu gereği işçinin, iş sözleşmesi karşılığında ifa ettiği iş ve işverenine karşı birtakım sorumluluklardan/yükümlülüklerinden bahsedeceğiz.

Borçlar Kanunu Mu İş Kanunu Mu Uygulanacak?

Çalışma hayatında işçilerin hak ve sorumluluklarını düzenlemek üzere çeşitli kanun ve kanun ekleri düzenlenmiştir. İlk bakışta, özellikle 4857 sayılı İş Kanunu, Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu önemli ölçüde çalışma hayatına hak ve yükümlülükler getirse de bu kanunların yanında Borçlar Kanunu da iş sözleşmesi (hizmet akdi) ile çalışanların hak ve borçlarını düzenleyen bir diğer kanun olarak yürürlüğünü korumaktadır. Belirtmek isteriz ki, İş Kanunu ile Borçlar Kanunu’nun hangi aşamada birlikte uygulanacağı konusu çeşitli kavram kargaşasına yol açsa da İş Kanunu hükümleri kanun kapsamında bulunan işçilere uygulanmakta olup 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında sayılmayan kişileri düzenleyen 4. maddesine tabi çalışanlar, 6098 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir. Tabi 4. maddede sayılan kişilerin özel iş kanunu kapsamına girmeleri durumu değiştirmektedir.

Türk Medeni Kanunu’nun 5. maddesi de, Borçlar Kanunu’nun uygulamada diğer kanunların boşluğunu doldurucu nitelikte olduğunu işaret etmektedir. Kanunun 5.maddesi olan “Bu Kanun ve Borçlar Kanunu’nun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk  ilişkilerine uygulanır.” hükmünde, Borçlar Kanunu’nun genel nitelikli hükümlerinin çözüm olarak değerlendirildiği görülmektedir.

Maddeden hareketle, çalışma hayatını düzenleyen iş sözleşmeleri ile ilgili olarak tarafların hak ve borçları hususunda bir düzenleme boşluğu olduğunda, bu konuda Türk Borçlar Kanunu’na bakılması ve orada bir hüküm olduğunda bu hükmün uygulanması gerekmektedir.

Özellikle belirtmek isteriz ki Türk Medeni Kanunun 5. maddesinde belirtilen hükümler, Borçlar Kanunu’nun genel nitelikli hükümleri için geçerlidir. Bu açıdan bakıldığında Borçlar Kanunu’nun  1 – 206. maddeleri bu hükümleri taşımaktadır.

Örneğin;

işçi ve işveren arasında kurulan sözleşmenin geçerli olup olmadığı konusunda, Borçlar Kanunu irdelenerek sonuca varılacak ve hükmü bulunacaktır.

İş Kanunu’nda işçilerin haklarına yönelik hükümlerinin ağır bastığı ve işçinin işverenine karşı sorumluluklarına fazla değinilmediği aşikardır. Bu durumda, tamamlayıcı nitelikte olan Borçlar Kanunu devreye girmektedir.

Örneğin; İşçinin özen borcu ve sadakat borcu; 4857 sayılı yasada açıkça belirtilmese de 6098 sayılı Borçlar Kanunu’muz 395. maddesinde “bizzat çalışma borcunu” ve 396. maddesinde “özen ve sadakat borcu” başlığı altında “İşçi, yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak  zorundadır. İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak  ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür. İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat  borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez. ….” maddeleri ile hüküm altına almış, bir nevi İş Kanunu’nda yer almayan bu hükümler Borçlar Kanunu hükümleri ile doldurmuştur.

Borçlar Kanunu Gereği İşçinin Yükümlülükleri

İşçinin yükümlülüklerine değinmeden önce “hizmet sözleşmesi” kavramının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu açısından değerlendirilmesinden kısaca bahsetmekte fayda görüyorum. Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.

İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.

Genel hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun hükümleri saklıdır.

Bizzat Çalışma Borcu

Sözleşmeden veya durumun gereğinden aksi anlaşılmadıkça, işçi yüklendiği işi bizzat yapmakla yükümlüdür. (Burada tatlı su kurnazlığı yaparak Türk Ceza Kanununun uygulandığı davalarda bazı sanıkların sözleşme gereği suça karıştığını iddia ederek savunmalarını yaptıklarını rastlamaktayız. Ama burada işçinin bizzat çalışma borcunun yerine getirilmesinde kurulan “hizmet sözleşmesinin” geçerli bir iş sözleşmesi olabilmesi için konusunun kanuna aykırı olmayıp suç teşkil etmemesi gerektiğini önemle vurgulamak gerekmektedir.)

İşçinin iş sözleşmesinden doğan en temel borcu işin ifa edilmesidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu madde 320’de “sözleşmeden veya halin gereğinden aksi anlaşılmadıkça işçinin iş görme borcunu bizzat yerine getirmekle yükümlü olduğu” ifade edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 395’te “Sözleşmeden veya durumun gereğinden aksi anlaşılmadıkça, işçi yüklendiği işi bizzat yapmakla yükümlüdür.” lafzıyla eski Borçlar Kanun’unda işçinin iş görme edimini bizzat kendisinin ifa etmesi esasını benimsemiştir. Bu doğrultuda işçi bir başkasının aracılığıyla sözleşmeden doğan iş görme edimini ifa edemez.

Özen Ve Sadakat Borcu

İşçi, yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır.

İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür.

İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.

İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.

Teslim ve Hesap Verme Borcu

İşçi, üstlendiği işin görülmesi sırasında üçüncü kişiden işveren için aldığı şeyleri ve özellikle paraları derhâl ona teslim etmek ve bunlar hakkında hesap vermekle yükümlüdür.

İşçi, hizmetin ifasından dolayı elde ettiği şeyleri de derhâl işverene teslim etmekle yükümlüdür.

Fazla Çalışma Borcu

Fazla çalışma, ilgili kanunlarda belirlenen normal çalışma süresinin üzerinde ve işçinin rızasıyla yapılan çalışmadır. Ancak, normal süreden daha fazla çalışmayı gerektiren bir işin yerine getirilmesi zorunluluğu doğar, işçi bunu yapabilecek durumda bulunur ve aynı zamanda kaçınması da dürüstlük kurallarına aykırı olursa işçi, karşılığı verilmek koşuluyla, fazla çalışmayı yerine getirmekle yükümlüdür. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.

Düzenlemelere ve Talimata Uyma Borcu

İşveren, işin görülmesi ve işçilerin işyerindeki davranışlarıyla ilgili genel düzenlemeler yapabilir ve onlara özel talimat verebilir. İşçiler, bunlara dürüstlük kurallarının gerektirdiği ölçüde uymak zorundadırlar.

Feti SAVRAN

Sosyal Güvenlik Denetmeni

İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Uzmanı

Hakkında Datassist Mevzuat Kulübü

Göz atın

İşveren Avans Ödemek Zorunda mı?

İşveren Avans Ödemek Zorunda mı?

Avans nedir, kaç çeşit avans bulunuyor, işveren hangi avansı vermek zorunda? Hepsi ve daha fazlasını sizler için araştırdık.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir