Av. Erten CILGA
MESS Hukuk Müşaviri
Çalışma yaşamının uzun süredir gündeminde olan “istihdam paketi” nihayet ortaya çıktı.
“İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” adıyla gündeme gelen istihdam paketi ile İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ile Sosyal Sigortalar Kanunu’nda değişiklikler öngörülüyor. Taslak aynı zamanda işverenlere yönelik prim indirimi ile kıdem tazminatına ilişkin olarak da yeni düzenlemeler getiriyor.
Bunlar arasında yer alan SSK primleri işveren payından 5 puanlık indirime gidilmesi, zorunlu istihdam oranın %3 ve yalnızca özürlü işçi çalıştırmayla sınırlanması, işsizlik sigortasına hak kazanmak için gerekli prim ödeme gün sayısında indirim yapılması, işsizlik ödeneğinin miktar ve süresinin uzatılması, işsizlik tazminatı fonunun mesleki eğitim ile ilişkilendirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin işyeri dışından hizmet satın alınarak yapılabilmesi ve mesleki faaliyet olarak geçici iş ilişkisine imkan tanımayan düzenlemeler genel itibariyle olumludur.
Ancak pakette yer alan bazı hususlar üzerinde ise yeniden düşünülmelidir. Bu hususları şöyle sıralamak mümkün:
Taslak ve İş Kanunu’nun 3. maddesinde değişiklik yapılarak; iş müfettişlerine Bölge Müdürlüğü’nce tescili yapılan alt işveren işyerine ait belgeleri inceleme ve bu inceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti noktasında yetki verilmek isteniyor. Bu tespitin sonucunda ise tescil işleminin iptaline karar verilerek; alt işverenin işçilerinin başlangıcından itibaren asıl işverenin işçileri sayılmasına yönelik düzenleme getirilmesi amaçlanıyor. İş müfettişlerinin yetkisini genişleten böyle bir düzenlemenin sübjektif değerlendirmelere neden olabileceği endişesinin bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Kıdem Tazminatı konusunda yapılması düşünülen değişikliklere geçmeden önce konuyla ilgili tarihi gelişime kısaca yer vermek yararlı olacaktır: Kıdem tazminatı müessesesi mevzuatımızda sadece yıpranma tazminatı işlevi değil, iş güvencesi ve işsizlik sigortası işlevi de görmüştür. Nitekim, yıllardır gerek kıdem tazminatı konusundaki kanunların gerekçelerinde, gerekse hükümet programlarında, işsizlik sigortasının ve iş güvencesi konularının mevzuatımızda düzenlenmesi halinde, kıdem tazminatı müessesesinin yeniden ele alınması gereği ifade edilmiştir. İşsizlik sigortası ile iş güvencesi konularında yasal düzenlemeler yapıldığından, kıdem tazminatı konusunun yeniden ele alınması ve yalnızca bir yıpranma tazminatı olarak düzenlenmesinin gerekliliği, çok uzun süredir çalışma mevzuatının gündemi içindedir.
Bu doğrultuda Taslağın kıdem tazminatına ilişkin getirdiklerine bakıldığında;
- Müsteşarlık tarafından kıdem tazminatı yatırım fonu kurmak üzere yetkilendirilmiş Bireysel Emeklilik Kanunu’na göre bir emeklilik şirketi kurulacağı, kıdem tazminatı fonlarının kuruluşunda Bireysel Emeklilik Kanunu’nun kıyasen uygulanacağı,
- Kıdem tazminatının işveren tarafından yatırılan kıdem tazminatı primleri ve primlerin yasal kesintilerden sonra emeklilik şirketince yatırımlara yönlendirilmesi sonucu sağlanan gelirlerin toplamından oluşacağı,
- Kıdem tazminatı fonunun yetkilendirilmiş emeklilik şirketi tarafından kıdem tazminatı primlerinin yatırımlara yönlendirilmesi için oluşturulan fon olacağı ve primlerin emeklilik şirketlerince kurulan kıdem tazminatı fonlarında yatırıma yönlendirileceği,
- Kıdem tazminatı primlerinin yatırılacağı emeklilik şirketinin seçiminin işverenlerce; primlerin yatırılacağı fonların seçiminin ise işçilerce yapılacağı, kıdem tazminatının emeklilik şirketince ödeneceği hususlarının düzenlendiği görülmektedir.
Taslak’la daha önce işe girmiş ve halen iş sözleşmesi devam edenlerin bu Kanunun yürürlük tarihinden, yeni işe alınanların ise, işe başladıkları tarihten itibaren kıdem tazminatı fonları ile ilişkilendirileceği belirleniyor. Ancak, Geçici Madde I ile bu Kanunun yürürlük tarihinden önce çalışmış veya halen çalışmakta olanlar için yürürlük tarihinden önceki hizmet sürelerine ilişkin kıdem tazminatlarından doğrudan işverenlerin sorumlu oldukları düzenleniyor. Bu iki hüküm birlikte ele alındığında, mevcut çalışanlar için Kanunun yürürlük tarihinden önce hak etmiş oldukları ve doğrudan işverenlerin sorumlu olduğu belirtilen kıdem tazminatlarının ne şekilde ödeneceği açık değil. Bu konu hem işverenler, hem de mevcut çalışanlar açısından çok önemli.
Konuyla ilgili bir diğer önemli husus da; kıdem tazminatına hak kazanma konusudur. Taslağa göre; yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı veya toptan ödeme amacıyla ilgili kuruma başvuran ölüm halinde hak sahipleri kıdem tazminatına hak kazanabileceklerdir.
Taslak’la getirilen ve eleştiriye açık bir diğer önemli husus da, işveren çalıştırdığı her bir işçi için prime esas kazanç üzerinden henüz belli olmayan bir oranda kıdem tazminatı primi alınacağının düzenlenmesidir. Bu oranın, eski Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı nedeniyle %3 olduğu varsayılmaktadır.
İşverenler, istifa eden işçiler ile haklı sebeple fesihlerde iş sözleşmesi sona eren işçiler dahil tüm işçiler için kıdem tazminatı primi ödeyecekler. Bu mevcut düzenlemeye göre işveren işgücü maliyetlerini yükselten bir sonuç doğuracaktır. Bu oranın %3’ün üstünde tespit edilmesi halinde ise işgücü maliyetleri daha da yükselecektir.
Prime esas kazanç hakkında ise Taslak, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 77. ve 78. maddelerinin uygulanacağını düzenliyor. Mevcut kıdem tazminatı 2.087,92 YTL’dir. Kanun yürürlüğe girdikten sonra bugünkü SSK tavanı olan 3.954.60 YTL’ye kadar ücretlerde; ücretlerin %3’ü, tavanın üstündeki ücretlerde; tavanın %3’ü oranında prim kesilecektir. 1475 sayılı Yasa’nın 14. maddesi yürürlükten kaldırıldığı için kıdem tazminatının tavanı anlamını yitirecektir.
Kıdem tazminatı toplumun tüm kesimlerini çok yakından ilgilendiren bir konudur. Bu konuyla ilgili düzenlemeler yapılırken meselenin sosyal boyutu da mutlaka dikkate alınmalıdır. İşsizliğin çok büyük bir sorun olduğu ülkemizde işten ayrılan, ancak emekliliğe hak kazanmamış bir işçi söz konusu Taslağın yasalaşması halinde sadece ihbar önellerine ilişkin tazminatını alabilecektir. Bu düzenleme ise, çalışma barışını bozacak niteliktedir.
Kaynak: MESS İşveren Gazetesi, Nisan 2008