Şeyda Aktekin
MESS Müşavir Avukatı
4857 sayılı İş Kanunu’nun kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği konusunda düzenlemeler içeren 65. maddesi kamuoyunda İstihdam Paketi olarak bilinen 5763 sayılı Kanun’la geçtiğimiz Mayıs ayında yürürlükten kaldırılmıştı. Aynı Kanun’la 4447 İşsizlik Sigortası Kanunu’na getirilen Ek Madde 2 ile kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği konusundaki düzenlemeler İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına alınmıştı.
5763 sayılı Kanun’la yapılan bu değişiklikler uyarınca hazırlanan Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik, 13 Ocak 2009 tarih ve 27109 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni Yönetmelik, kısa çalışma başvurusu ve kısa çalışma ödeneği alınması gibi konularda önemli farklılıklar içeriyor.
Yönetmelik hükmü, Kanun hükmü ile çelişiyor
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun “Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği” başlıklı Ek 2. maddesi, genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltan veya işyerinde faaliyeti tamamen veya kısmen geçici olarak durduran işverene Türkiye İş Kurumu’na ve varsa toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya yazı ile bildirimde bulunma yükümlülüğü getiriyor. Ancak Yönetmelik, Kanun’da yer alan önce kısa çalışma uygulamasına başlanıp, sonra İş-Kur’a ve taraf işçi sendikasına bildirimde bulunma sistemini değiştiriyor. Yönetmeliğe göre, genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerinde kısa çalışma yapılmasını talep eden işveren, bu uygulamaya geçmeden önce Türkiye İş Kurumu’nun il/ilçelerde kurulu birimine ve varsa toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya yazılı bildirimde bulunacak.
Bu başvurudan sonra işyerinde ne kadar süreyle ve hangi tarihlerde işin durdurulacağı veya kısa çalışmaya geçileceği, iş müfettişlerince yapılacak inceleme sonunda belirlenecek. Ancak bu uygulama, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Ek 2. maddesinde yer alan “Bu Kanuna göre sigortalı sayılan kişileri hizmet akdine tabi olarak çalıştıran işveren; genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltması veya işyerinde faaliyeti tamamen veya kısmen geçici olarak durdurması halinde, durumu derhal gerekçeleri ile birlikte Türkiye İş Kurumuna, varsa toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya bir yazı ile bildirir.” hükmüyle çelişmekte. Bu nedenle söz konusu Yönetmelik hükmü, Kanuna aykırı bir nitelik taşıyor. Ancak Yönetmeliğin iptali söz konusu olmadıkça, kısa çalışma uygulaması yapmak isteyen işverenin önce Kuruma başvurması ve bu başvurunun Kurumca kabul edilmesi halinde uygulamaya geçmesi, şu anki şartlarda daha uygun olacak. Kaldı ki, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı ile yapılan görüşmelerde de, kısa çalışma uygulaması yapmak için önce Kuruma başvurulması ve başvurunun Kurumca kabulü halinde bu uygulamanın yapılması gerektiği ifade edilmekte.
Sektörel krizler de dikkate alınmalı!
Kısa çalışma ile ilgili bir diğer sorun da yalnızca “genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebepler” halinde kısa çalışma uygulaması yapılmasına izin verilmesi. Yönetmeliğe göre, genel ekonomik krizin varlığını işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarının iddia etmesi veya bu yönde kuvvetli emarenin bulunması halinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nca duruma açıklık getirilecek. Genel ekonomik krizin varlığına ilişkin duruma açıklık getirilmeden, genel ekonomik kriz gerekçesi ile yapılan başvurular ile zorlayıcı sebeplerle bağdaşmadığı halde, nakit darlığı, ödeme güçlüğü, pazar daralması ve stok artışı gibi sebeplere dayalı olarak yapıldığı tespit edilen başvurular Türkiye İş Kurumu tarafından reddedilecek.
Sadece genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebeplerle yapılabileceğine ilişkin sınırlandırma nedeniyle bugüne kadar kısa çalışma konusundaki düznelemelerin uygulama alanı bulamadığı bir gerçek. Bu bakımdan, İstihdam Paketi ile 4447 sayılı Kanun’a getirilen Ek Madde 2’de değişiklik yapılarak kısa çalışma uygulamasında genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebeplerin yanı sıra sektörel krizlerin de dikkate alınması gerekiyor.
Genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle yapılan başvuruların uygunluk tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri tarafından ivedilikle yapılacak. İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, başvurular bir ay içerisinde sonuçlandırılacak.
Kurumca kısa çalışma talebinin kabul edilmesi halinde, bu uygulama için işçiden ayrıca muvafakat alınmasına gerek bulunmayacak. İşyerinde yapılan kısa çalışma uygulamasını kabul etmeyen işçinin iş sözleşmesi, işletme ve işin gerekleri nedeniyle kıdem tazminatı ödenerek bildirimli olarak feshedilebilecek.
İşverenin kısa çalışma talebinin Bakanlıkça uygun bulunması halinde işçinin kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmesi için kısa çalışma ödeneği talebinde bulunması gerekli. Ayrıca kısa çalışmanın başladığı tarihte, çalışma süreleri ve işsizlik sigortası primi ödeme gün sayısı bakımından işsizlik ödeneğine hak kazanmış olması da gerekiyor.
İşsizlik ödeneğine hak kazanma şartları 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda gösterilmiş. Buna göre; hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün prim ödeyerek sürekli çalışmış olanlardan, son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödenmiş olması şart. Aynı şartlar, kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmek için de aranacak. 30 Ocak 2002 tarih ve 24656 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’in (Tebliğ No:3) 2. maddesine göre, işçinin ücretsiz izinli olduğu günlerde prim yatırılmayan süreler de 120 günün hesabında çalışılmış gibi sayılacak.
Bütün işçiler yararlanabilir
Kısa çalışma ödeneğinden hem mavi yakalı, hem de beyaz yakalı işçiler yararlanabilecek.
Günlük kısa çalışma ödeneğinin miktarı, işsizlik ödeneğinin miktarı kadar. Buna göre işçilere ödenecek aylık kısa çalışma ödeneği mevcut şartlarda en fazla 532,80 TL. olabilecek. Ancak, geçtiğimiz günlerde TBMM’ye sevk edilen ve dünyada yaşanmakta olan mali krizin ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkilerini azaltmak amacıyla alınacak tedbirlere yönelik hükümler içeren İşsizlik Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; 2008 ve 2009 yıllarında kısa çalışma için yapılan başvurulara münhasır olmak üzere; günlük kısa çalışma ödeneğinin miktarının %50 oranında artırılmasını öngörmekte.
Ödeneğin süresi artırılacak
Aynı Tasarı, en fazla üç ay olan kısa çalışma ödeneğinin süresinin yine 2008 ve 2009 yıllarında kısa çalışma için yapılan başvurulara münhasır olmak üzere altı aya çıkarılmasını ve kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemelerin işsizlik ödeneğinden mahsup edilmeyeceği hususlarını da hüküm altına almakta.
Asıl sorunlar hâlâ duruyor!
Söz konusu Tasarı’yla kısa çalışma ödeneği süresinin ve miktarının artırılması ve bu ödemelerin işsizlik ödeneğinden mahsup edilemeyeceğine ilişkin düzenlemeler getirilmesi, olumlu gelişmeler. Ancak, kısa çalışma uygulaması konusundaki asıl sorunlar hâlâ yerli yerinde duruyor. Kısa çalışma başvurusu konusunda Kanun ile Yönetmelik arasındaki çelişki giderilmeden ve yalnızca “genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebepler” halinde kısa çalışma uygulaması yapılmasına izin veren düzenleme değiştirilmeden; kısa çalışmanın uygulama alanı bulmasının zor olacağı görünüyor. Bu bakımdan, kısa çalışma yapılabilecek hallerin en azından “ekonomik sebepler, zorunlu nedenler, hammadde ve enerji sağlanmasında zorlukların ortaya çıkması” şeklinde genişletilmesi, Yönetmeliğin, kısa çalışma yapan işverenin başvurusunun kabulüne imkân tanıyacak şekilde Kanun maddesine uygun olarak değiştirilmesi, söz konusu maddenin uygulanabilirliği konusunda yarar sağlayabilir.
Kaynak: MESS İşveren Gazetesi, Şubat