Şeyda Aktekin
MESS Müşavir Avukatı
Son dönemin kamuoyunda en çok yankı yaratan konusu mesleki anlamda geçici iş ilişkisi, gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Bilindiği gibi TBMM tarafından kabul edilen 26 Haziran 2009 tarih ve 5920 sayılı “İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 4857 sayılı İş Kanunu’na 7/A maddesi eklenmiş ve bu maddeyle mesleki anlamda geçici iş ilişkisi konusunda düzenlemeler getirilmişti. Ancak söz konusu Kanun’la getirilen bu düzenlemelerin T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından Anayasa’nın 89 ve 104. maddeleri uyarınca yayımlanması uygun bulunmamış ve söz konusu Kanun yeniden incelenmek üzere TBMM’ye geri gönderilmişti.
Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM’ye geri gönderilen 5920 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde hemen hemen tüm AB üyesi ülkelerde mesleki anlamda geçici iş ilişkisinin yasalarla düzenlendiği vurgulanarak bu konunun yasal çerçeveye oturtulmasının AB’ye uyum çalışmaları içinde yer aldığı ifade edilmektedir.
Gerçekten de geçici iş ilişkisi ile işçi istihdam eden bürolar fiilen 50’li yıllardan bu yana Avrupa ülkelerinde faaliyet göstermektedir. Ancak geçici iş ilişkisinin ulusal mevzuatlara girmesi, 90’lı yılları bulmuştur.
Geçici iş ilişkisi ile çalışma, son yirmi yılda en hızlı artış gösteren atipik istihdam biçimidir. Özellikle 1980’lerin başından beri geçici iş ilişkisi Avrupalı işletmelerin çok daha fazla esneklik arayışı içine girmeleri nedeniyle büyük önem kazanmaya başlamıştır. Geçici iş sözleşmeleri ile işçi çalıştırmanın hızla yaygınlaştığı sektörler arasında metal ve elektronik sektörü de bulunmaktadır. Yeni AB üyesi ülkeler içinde konuyla ilgili verilere sahip olan Polonya, Slovakya, Slovenya ve Macaristan’da ise geçici iş ilişkisi ile istihdam oranı % 0,5 ile % 1,4 arasında değişmektedir.
ILO’nun 96 sayılı Sözleşmesi’ni revize eden Özel İstihdam Bürolarına İlişkin 181 sayılı ILO Sözleşmesi’nin kabulündeki etkenlerden biri de geçici istihdam bürolarının yaygınlaşmasıdır. Söz konusu Sözleşme’yi hali hazırda 8’i AB ülkesi 20 ülke onaylamıştır.
ILO da onay veriyor ve teşvik ediyor
Geçici iş ilişkisi ile çalıştırılma konusunun özellikle son yıllarda iyice yaygınlaşması ve konunun istihdam üzerindeki olumlu etkisinin anlaşılması üzerine ILO Yönetim Kurulu, 2008-2009 sektörel toplantılar programına Özel İstihdam Bürolarına İlişkin 181 sayılı ILO Sözleşmesi’nin onaylanmasını teşvik etmeyi amaçlayan bir çalıştay eklemiştir. Söz konusu çalıştayın amaçları ise, söz konusu Sözleşme’nin önemi konusunda hükümet, işveren ve işçi kesimlerinin farkındalık düzeyini artırmak, geçici iş ilişkisinin yararları konusunda görüş alış verişinde bulunmak, Sözleşme’yi onaylamış ülkelerdeki iyi uygulamaları ortaya koymak ve Sözleşme’nin onaylanması teşvik etmek olarak belirlenmiştir.
Bunun yanı sıra, neredeyse on yıldır AB gündeminde yer alan geçici iş ilişkisi konusundaki Yönerge, Avrupa Parlamentosu tarafından 19 Kasım 2008 tarihinde onaylanmış ve 2008/104/EC sayılı bu Yönerge, 5.12.2008 tarih ve L 327/9 sayılı AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönerge’nin “Yürütme” başlıklı 11. maddesi uyarınca üye devletler ulusal mevzuatlarını söz konusu Yönerge’yle en geç 5 Aralık 2011 tarihine kadar uyumlu hale getirmek zorundadırlar.
ILO ve AB düzeyinde yukarıda anlatılan gelişmeler karşısında; 5920 sayılı Kanun’la mevzuatımızda önemli bir eksiklik olan mesleki anlamda geçici iş ilişkisi konusunda düzenleme getirilmesi son derece olumlu bir gelişmedir. Ancak Cumhurbaşkanlığı’nca geri gönderilme gerekçesinde de belirtildiği üzere, Kanun’un genel gerekçesinde söz konusu Kanun’un dayanağı olarak geçici iş ilişkisi konusundaki 2008/104/EC sayılı Yönerge’ye atıf yapılmışsa da, Yönerge’de yer alan temel çalışma koşullarına ilişkin olarak eşit muamele yapılması ilkesine ilişkin kurallara yer verilmemiştir. Gerçekten de Yönerge’nin “Eşit davranma ilkesi” başlıklı 5. maddesi ile; geçici işçilerin geçici işçi çalıştıran işverenin işyerinde geçirdikleri süre boyunca tabi olacakları çalışma ve istihdam koşullarının en azından aynı işte çalıştırılan daimi işçiye uygulanan koşullarla aynı olması gerektiği düzenlenmekte; “İstihdama, işyerinde sağlanan imkânlara ve mesleki eğitime giriş” başlıklı 6. maddesinde ise;
- Geçici işçilerin geçici işçi çalıştıran işverenin işyerindeki boş pozisyonlardan haberdar edileceği ve daimi bir iş bulabilmeleri için o işyerinde çalıştırılan diğer işçilerle aynı fırsatların sağlanacağı,
- Kantin, çocuk bakım evi ve servis gibi haklara eşit erişim hakkı verileceği;
- Geçici süreli işlerde çalışan işçilerin hem görevlendirme sırasında ve hem de görevlendirmeler arasında mesleki eğitime daha iyi erişimlerinin sağlanacağı gibi hususlarda düzenleme getirilmektedir.
Daimi istihdama geçiş için fırsat oluşturuyor
Avrupa Birliği’nde geçici iş ilişkisi ile çalışma gittikçe artan öneme sahip bir istihdam türüdür. AB 15 üyesi pek çok ülkede bu çalışma türü toplam istihdamın %1-%2’sini oluşturmaktadır. Özellikle 90’lı yıllardan itibaren gelişme gösteren bu istihdam türünün, yasal çerçeve içine alınma eğiliminin yaygınlaşmasının ardında yatan nedenlerden biri de geçici iş ilişkisinin esneklik aracı olarak kabulü ve dolayısıyla istihdamı artırıcı işlevinin tanınması gelmektedir. Geçici iş ilişkisi yoluyla işçilere uzun süreli iş bulma yolundaki hedeflere ulaşmada başarılı olunduğu da genel kabul gören bir gerçektir.
Mesleki anlamda geçici iş ilişkisinin hem ekonomik, hem de sosyal alanda ülkemize çeşitli katkıları olacağı kuşkusuzdur. Bu sistemin uygulanması AB’ye uyum sürecinin bir gereğidir. Söz konusu sistem, aynı zamanda Türkiye’nin çağdaş bir işgücü piyasasına sahip olması, ilave istihdam imkânları sağlaması, özellikle gençlerin ve kadınların işgücü piyasasına dahil edilmesi, daimi istihdama geçişte bir atlama taşı oluşturulması ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi gibi konularda da Türk işgücü piyasasına katkıda bulunacaktır.
Ayrıca 5920 sayılı Kanun’un mesleki anlamda geçici iş ilişkisini düzenleyen 1. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere; mesleki anlamda geçici iş ilişkisinin yasalaşması, Türkiye’de yıllardır danışmanlık hizmetleri adı altında geçici iş ilişkisi sözleşmesi düzenleyen kuruluşların uygulamalarının da yasal çerçeveye bürünmesine neden olacaktır.
Bu nedenlerle, 5920 sayılı Kanun, Cumhurbaşkanlığı’nın uyarıları ve ilgili AB Direktifi’nde yer alan hususlar göz önünde bulundurularak ivedilikle yeniden düzenlenmelidir. Söz konusu Kanun’la ilgili endişelerin giderilmesi için Kanun’un yeniden yayımlanma sürecinde yapılacak çalışmalarda sosyal tarafların mutlaka yer alması sağlanarak konu Üçlü Danışma Kurulu’na taşınmalı ve sosyal tarafların uzlaşması ile bir an önce yayımlanmalıdır.
Kaynak: Mess İşveren Gazetesi, Ağustos 2009