İş yerinde Psikolojik Taciz – Anayasa Mahkemesi Kararı
İş yerinde Psikolojik Taciz – Anayasa Mahkemesi Kararı

İş Yerinde Psikolojik Taciz – Anayasa Mahkemesi Kararı

İş yerinde psikolojik taciz veya bir diğer adıyla mobbing, çalışma hayatının başlangıcından bu yana var olduğu düşünülen, ancak maruz kalan işçinin açığa çıkarmasının güç olduğu karmaşık ve çok boyutlu bir konudur. Çalışma hayatında mobbing kavramı, genellikle üst-ast ilişkisi içerisinde değerlendirilir. İş yerinde, çalışanlara üstleri, eşit düzeydeki çalışanlar veya astları tarafından uygulanan her türlü kötü muamele, tehdit, aşağılama, şiddet, yıldırma gibi davranışlar psikolojik taciz olarak tanımlanır. Bu olumsuz tutum ve davranışların sistematik olarak devam etmesi psikolojik tacizin saptanmasında etkilidir. Bir kez yapılan olumsuz davranışın kasıtlı olmadığı düşünülürken, sistematik bir biçimde olumsuz davranışın varlığı halinde kasıtlı bir davranış ortaya çıkar.

Psikolojik tacize maruz bırakılan çalışana yönelik pasifize etme ve işten uzaklaştırma amacı güdülebilir. Bu olumsuz tutum ve davranışlar açık bir biçimde uygulanabildiği gibi bazen gizli bir biçimde de uygulanabilmektedir. Psikolojik taciz, maruz kalan çalışanların kişilik değerlerine, sosyal ilişkilerine ve mesleki durumlarına zarar verirken, psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara da yol açabilmektedir. Psikolojik tacizin varlığı halinde çalışanlarla beraber örgütler(işveren) de zarar görmektedir. Mobbing sonucunda; olumsuz örgüt iklimi, güvensiz ortam, çalışanlar arası anlaşmazlıklar, çalışanlarda verim düşüşü, işten ayrılma sayılarında artış gibi sonuçlar ile karşılaşılabilmektedir.

Çalışanları ve örgütü olumsuz etkileyen psikolojik tacize karşı işyerlerinde mücadele yöntemleri geliştirilmesi gerekmektedir. Psikolojik tacizi anlatan broşürler dağıtılmalı, çalışanlara ve yöneticilere yönelik eğitim organize edilmelidir. İş yerleri kendi işletme yapısına uygun olacak bir biçimde psikolojik tacize karşı yöntemler geliştirmeli ve önlemler almalıdır. İş yerlerinde yaşanılan psikolojik taciz şikayetlerini dikkate alarak adil bir çözüm yolu bulmalıdır. Psikolojik tacizle mücadele sürecinde gizliliğin korunmasına önem vermelidir. İş veya toplu iş sözleşmelerine veya iş yeri yönetmeliklerine psikolojik tacizle ilgili hükümler eklemelidir.

Psikolojik tacize karşı mücadelede güvence oluşturan en temel dayanak ise elbette anayasa ve yasalardır. Anayasanın temel hak ve özgürlüklerine ilişkin maddeleri ile, Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, İş Kanunu ve çeşitli Yargıtay Kararları psikolojik tacizi önleyici yasal dayanakları oluşturmaktadır.

Yakın zamanda, psikolojik taciz nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olarak verilen, 11 Ekim 2022 Tarihli ve 31980 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 Tarihli ve 2018/27032 Başvuru Numaralı Yargıtay Kararı bulunmaktadır. Üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan çalışan, kendisine psikolojik taciz uygulandığını ve sağlık sorunları ile karşılaştığını iddia etmiştir. Sonuca bağlanan Yargıtay kararında, kamusal makamın psikolojik tacize karşı yeterli ve etkili önlemler almadığı, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır. Aynı zamanda, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Hakkında Datassist Mevzuat Kulübü

Göz atın

Malulen Emeklilik ile Engelli Emekliliği Arasındaki Farklar

Malulen Emeklilik ile Engelli Emekliliği Arasındaki Farklar

Malulen Emeklilik ile Engelli Emekliliği Arasındaki Farklar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir