Rekabet Yasağı
Rekabet Yasağı

Rekabet Yasağı

Bir işçinin yüklendiği işi özenle yerine getirmesi, işverenine olan en büyük sorumluluğu olarak gösterilebilir. Ancak bunun haricinde de işçinin birtakım sorumlulukları bulunuyor. İşveren, işçisine işin ya da kurumun sır niteliğinde olan bilgilerini paylaşabilir. Karşılıklı güven ya da işin gerektirdiği mecburiyetle paylaşılan bu sırları, işçi art niyetli bir yaklaşımla kendi menfaatleri doğrultusunda kullanabilir mi? İş sözleşmelerinde bulunan “rekabet yasağı” maddesi, bu tip kötü durumları engelleyebilmek adına karşımıza çıkıyor.

İşveren haklı menfaatlerini korumak için işçinin iş sözleşmesi devamı sırasında; işçinin bir ücret karşılığında üçüncü kişilere hizmet vermesi ve kendisi ile rekabete girmesini engellemek adına, iş sözleşmesi ile birlikte rekabet yasağı sözleşmesi yapması da yaygın bir uygulama. Rekabet yasağına ilişkin olarak Türk Borçlar Kanunu 444. ve 447. maddeleri arasında detaylı bir şekilde değiniliyor.

Rekabet Yasağı Sözleşmesi

Rekabetin kelime anlamı aynı amacı güden kimseler arasında çekişme, yarışma, yarış anlamına geliyor. Kanun koyucu aynı amacı güden işletmeler arasındaki haksız rekabetin önüne, bazı kanunlar ve sözleşmelerle geçiyor. Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ettiği süre içinde işverenin müşterileri ile kontak halinde olması ya da iş sırlarına hakimiyeti nedeniyle, iş akdi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman içerisinde işvereniyle rekabet etmekten, özellikle rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip firma ile çalışmayı yasaklıyor.

İşverenler, işçinin üstlendiği işi yapabilmesi için iş sırlarını paylaşabilir ve işçinin iş dışında elde edemeyeceği kimi imkanları sunabilir. Yine birçok konuda çalışanına eğitim vererek, iş sırlarını paylaşarak işçisini o iş için ehil hale getirdiği de oldukça normal bir durum. Böylelikle işçisine birçok konuda yatırım yapan işverenleri, rekabet yasağı koruma altına alıyor. 2019 tarihli bir Yargıtay kararında;  ‘’ …davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni iş yerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir..’’ hükmü verildiği gözleniyor. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/1636 E. 2019/959 K. Sayı 07.02.2019

Yeni teknik ve ticari yöntemler ortaya çıkaran işletmelerde rekabet yasağı sözleşmeleri oldukça önem taşıyor. Rekabet yasağı en temel amacı olan işveren menfaatlerini korurken, işçinin de çalışma özgürlüğünün kısıtlanmaması gerekiyor.

Rakip Kuruluş Kim?

Yazımızın başından beri sıklıkla, rakip kuruluşla bilgi paylaşılması ya da rakip kuruluşta çalışılmasından bahsettik. Peki, bir kurumun rakip olabilmesi için hangi kriterlere sahip olması gerekiyor? Aynı müşterilere ya da kitleye, aynı malın ya da hizmetin sunuluyor olması rekabetin en temel özelliği olarak göze çarpıyor. Ancak aynı malı ya da hizmeti farklı bir piyasa için, farklı bir müşteri ya da kitleye sunmak rekabet olarak kabul edilmiyor.

Rekabet Yasağının Koşulları Neler?

İşçi ve işveren arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin imzalanabilmesi için birtakım koşullar aranıyor. Bu koşullar Türk Borçlar Kanunu’nun 444. maddesine göre şu şekilde belirtiliyor:

·      İşçinin fiil ehliyetine sahip olması

·      Sözleşmenin yazılı olması

·      İşverenin korunmaya değer haklı bir menfaati
olması

Türk Borçlar Kanunun 444. maddesinden de anlaşılacağı üzere ayırt etme gücüne sahip olan her birey ile rekabet yasağı sözleşmesi imzalanabiliyor. Rekabet yasağı sözleşmesinin yazılı olması gerekiyor. Ayrıca işverenin de haklı bir menfaati olması gerekiyor.

Örneğin; bir yazılım şirketinde herhangi bir ürünün formülü korunmaya değer bir menfaat. Yine satış yaptığı müşterilerin portföyü de korunmaya değer başka bir menfaat. Bunun gibi iş sırları, aynı faaliyetlerde bulunan şirketler ile paylaşılması durumu işvereni büyük zarara uğratacağından bu kanun ile koruma altına alınmalı.

Rekabet Yasağının Sınırlandırılması

Bazı durumlarda da rekabet yasağının sınırlandırılması gerekiyor. Türk Borçlar Kanunu’nun 445. maddesinde olaya şöyle deyiniliyor:

‘’Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.’’

İşçinin çalışma özgürlüğünün elinden alınması ahlaka ve hukuka aykırı bir işlem olacağından; rekabet yasağı sözleşmesinde yer, zaman ve işlerini türü bakımından sınırlamalar getiriliyor. İşçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmemek için sözleşmede rekabet yasağının geçerli olabileceği il ve ilçeler belirlenmesi gerekiyor. Belirlenen bu bölgelerde, işverenin ekonomik çıkarları olması da ayrı bir gereklilik unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda akıllara şöyle bir soru geliyor: işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet yasağı sözleşmesiyle belirlenen bölgede işverenin çalışma yerinde herhangi bir değişiklik olursa eski işçi bu yeni durumdan etkilenir mi?“. Cevap: Bu durum eski işçi için öngörülemez bir durum olduğundan dolayı, işçiyi bağlamaz.

Türk Borçlar Kanunu’nun 445. maddesinde belirtilen diğer bir önemli husus, rekabet yasağı sözleşmelerinde zaman bakımından sınırlandırılması. Burada söz konusu durum işçinin işvereniyle en fazla 2 yıl rekabet etmeme borcudur. “özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz” İfadesi özel durum ve koşulların ne olduğuyla ilgili bir ifade. Örneğin; İşverenin üzerinde çalıştığı bir ürünün tamamlanma süreci uzun bir süreye bağlı olması durumunda, 2 yıllık sürenin aşılması söz konusu olabilir.  

Türk Borçlar Kanunu’nun 445. maddesinde bir diğer konu ise işlerin türü bakımından sınırlandırılması. Burada dikkat edilmesi gereken konu, sınırlamaların işçinin üstlendiği görev ile doğrudan ilgili olmasıdır. İşveren kendi faaliyet alanını aşmayıp, işçinin faaliyette bulunamayacağı iş alanlarının belirtilmesi gerekiyor.

Yine aynı maddede “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağının, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işvereninin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmüne yer veriliyor. Bu hüküm ile birlikte, hakim somut olayın bütün özellikleri ile değerlendirip işin kapsamı veya süresi bakımından işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı bir şekilde tehlikeye düşüp düşürmediğini belirleme yetkisi hakimin takdirinde olacaktır. 

Aynı kanunun 446. maddesinde, çalışanın rekabet yasağına aykırı davranması sonucunda birtakım yaptırımlar belirtiliyor. Buna göre işçi rekabet yasağına uymadığı takdirde, işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü bulunuyor. Sözleşmelerde rekabet yasağının ihlali halinde bir cezai şart belirlenebilir. Böylelikle işveren, yasağın ihlalinden kaynaklanan zararları ispat etmeksizin, sözleşmede yazan tutarı işçiden alabilir. Ancak sözleşmede herhangi bir cezai şart belirlenmemişse, işverenin, yasağın ihlalinden kaynaklanan zararlarını ispat etmesi gerekiyor. Öngörülen bu zararı yine çalışan ödemek durumunda. Sözleşmelerde belirlenen cezai şart tutarını rekabet yasağına bağlı olarak düzenlendiğinden, tek taraflı düzenlenmesi mümkün. Öte yandan işveren doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin yasaya aykırı davranışını son vermesini de isteyebilir. Bu ifade sözleşme de yazılı olarak açıkça belirtilmesi gereklidir. Bu durumu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/396 E. 2019/7325 K. Sayı 19.11.2011 tarihli kararında açık bir şekilde ifade etmiştir.

447. maddesinde rekabet yasağının sona ermesiyle ilgili hükümler yer alıyor. Bu hükümler, yukarıda da belirttiğimiz gibi rekabet yasağı en çok 2 yıl süre ile geçerli. Bu 2 yıl bittikten sonra rekabet yasağı sözleşmesi geçerliliğini yitiriyor. Diğer yandan işçinin bildiği iş sırları artık işveren tarafından sır olmaktan çıkmış ve korunacak haklı bir menfaatinin olmaması durumunda rekabet yasağı sözleşmesi yine sona eriyor. Bir diğer önemli husus ise iş sözleşmeleri işveren tarafından haksız bir şekilde feshedilirse veya işçi tarafından, haklı sebeple iş sözleşmesi sona ererse rekabet yasağı sözleşmesi sona eriyor. Konuyla ilgili şöyle bir Yargıtay kararı bulunuyor: “Davalıya ihbar ve kıdem tazminatı gibi işçilik alacaklarının ödendiği, dinlenen tanık beyanlarında ve davacı işveren tarafından dosyaya sunulan belgelerde davalının iş akdinin feshedilmesini haklı gösterecek herhangi bir emareye rastlanılmadığı, dinlenen tanıkların davalının işini gereği gibi yaptığını beyan ettikleri dosyada, işverenin haklı bir neden olmadan sözleşmeyi feshettiğinden hareketle rekabet yasağı anlaşmasının sona erdiğine hükmetmiştir.’’  Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/3000 E. 2019/4468 K. Sayı 12.06.2019

Hakkında Datassist Admin

Göz atın

İşe İadelerdeki Kritik Noktalar

İşe İadelerdeki Kritik Noktalar

İşe İadelerdeki Kritik Noktalar İşveren açısından iş akdi feshinin son çare olması ilkesine paralel olarak …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir