İşçi işveren ilişkileri ve işverenlerin sorumluluğu noktasında sıkça karşılaşılan durumlardan biri, “alt işveren-asıl işveren” ilişkileridir. Herhangi bir işin bir bölümünün, teknik bilgi gerektiren aşamalarının bir başka işveren aracılığı ile yürütülmesi durumunda, iki işveren arasında kurulan ilişki “alt işveren-asıl işveren ilişkisi” olarak tanımlanmakta. Böylesi bir durumda, olayın “alt işveren-asıl işveren ilişkisi” olarak adlandırılabilmesi için, alt işverenin asıl işverenin işçisi olmaması, işin birbirinden bağımsız bölümlerinin alt işveren veya alt işverenlere verilmiş olması benzeri şartlar aranmaktadır.
Herhangi bir işi tümüyle bir başkasına veren bir iş sahibinin, işveren niteliği ortadan kalkmaktadır. Söz konusu iş sahibi, verilen işle ilgili olarak kendisine bağlı herhangi bir işçi istihdam etmeyeceğinden, iş sahibinin işveren olması söz konusu olmayacaktır. Böylesi bir durumda, işi veren ile işi alan arasında kurulan ilişkinin de “alt işveren-asıl işveren ilişkisi” olarak tanımlanması mümkün olamayacaktır. İşçilere karşı yükümlülükler konusunda her iki işverenin de sorumluluğu bulunduğundan, herhangi bir iş ilişkisinin “alt işveren-asıl işveren ilişkisi” olup olmadığı önem taşımaktadır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2003/10077 Esas, 2003/9350 Karar Sayılı ve 17.11.2003 tarihli kararı ile;
bir işi tümüyle bir başkasına veren iş sahibinin, işveren olarak tanımlanamayacağına, işçilere karşı yasal yükümlülükler konusunda iş sahibinin herhangi bir sorumluluğu bulunmayacağına hükmetmiştir.