Dr. Aykut Engin
MESS Eğitim Müdürü
Son yıllarda ülkemizin gündeminde yer alan kayıt dışılık; girişimcilik ruhuna zarar vermekte, adil rekabet ortamının oluşmasına engel olmakta, kaynakların verimli kullanılmasını engellemekte ve uzun dönemli büyüme potansiyelini sınırlamaktadır.
Kayıt dışılığın nedenlerinin başında vergisel faktörler gelmektedir. Türkiye’de, toplam vergiler içinde dolaylı vergilerin ağırlıklı payı da kayıt dışı üzerinde etkili olmaktadır. AB ülkelerinin vergi gelirleri ile Türkiye’nin vergi gelirleri karşılaştırıldığında, AB’nin tersine Türkiye’de dolaylı vergilerin doğrudan vergilere oranla daha yüksek bir paya sahip olduğu görülmektedir.
Türkiye’de kayıt dışılığın boyutları konusunda kayıt dışılığın tanımı gereği, üzerinde uzlaşılan ortak bir rakam bulunmamaktadır. Bu büyüklüğün tahminine yönelik çalışmalar birbirlerinden farklı sonuçlar verse de, hepsi kayıt dışı ekonominin Türkiye’de ciddi bir boyuta ulaştığına işaret etmektedir.
Kayıt dışılığın çalışma hayatına yansıyan yüzü ise kayıt dışı istihdamdır. Kayıt dışında üretilen mal ve hizmetler büyük ölçüde kayıt dışı çalıştırılan işçilere üretilmektedir.
Çalışanların yarısı kayıtlı değil
Kayıt dışı istihdam, kendi adına ya da bağımlı çalışanların çalışmalarının ve/veya elde ettikleri ücret ve kazançların ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına (vergi dairesi, sosyal güvenlik kurumu vb.) hiç bildirilmemesini ya da gün veya ücret olarak eksik bildirilmesini ifade etmektedir. Kayıt dışı istihdamın önemli bir boyutunu çalışan çocuklar oluşturmaktadır. Yabancı kaçak işçiler ise, diğer önemli bir boyuttur.
Kayıt dışı istihdama yol açan faktörler;
- İstihdam vergilerinin yüksek olması,
- Bürokratik işlemlerin fazlalığı,
- Devlet tarafından etkin denetimin gerçekleştirilememesi,
- Tarafların bilgilendirme ve bilinçlendirilme konularındaki eksikliği,
- Sosyal güvenlik hizmetlerinin yeterince cazip görünmemesi,
- İşsizlik oranının yüksekliği ve istihdamın katma değerinin düşük ve eğitimsiz olması,
- Kamu kurumları arasındaki koordinasyon ve işbirliği eksikliği
olarak sıralanabilmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre çalışmakta olan nüfusun neredeyse yarısı hiçbir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı bulunmamaktadır. 2007 yılı Mart ayı verilerini içeren hane halkı işgücü araştırmasına göre, yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayan çalışanların toplam çalışanlara oranı %46,2 olarak belirtilmiştir. Tarım dışında ise bu oran %31,9 olarak gerçekleşmektedir. Bir başka ifadeyle, kayıt dışı çalışan 10 milyon 160 bin kişi, hiçbir sosyal güvenlik hakkından yararlanamamaktadır.
Bakanlık KADİM projesini yürütüyor
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB), Türkiye’de kayıt dışı istihdama ve yabancı kaçak işçi istihdamına neden olan faktörlerin ortadan kaldırılarak kayıtlı istihdama geçişe katkıda bulunmak için Kayıt Dışı İstihdam ile Mücadele (KADİM) projesini yürütmektedir. KADİM projesinde elde edilen bulgulara göre, Türkiye’deki kayıt dışı ekonomi GSMH’nin %50’sinden fazladır. Çalışanların kayıt altına alınamamasının kamuya maliyeti ise yıllık brüt 17 milyar YTL civarındadır.
Ülkemizde, işyerlerinin üzerindeki vergi ve prim yükleri işgücü maliyetlerini artırmaktadır. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yayınlanan 2006 yılına ait “Ücretlerin Vergilendirilmesi” raporuna göre, OECD ülkelerinde ücretten alınan vergi ile çalışanın ve işverenin sosyal güvenlik kesintileri karşılaştırılmaktadır. Rapora göre, Türkiye’deki işgücü maliyetlerinin %42,8’i vergi ve sosyal güvenlik kesintileridir. Bu kesintilerle Türkiye, en yüksek istihdam vergilerinin alındığı ülkelerin başına gelmektedir.
Bu durum yatırımcıların alacağı kararları da doğruda etkilemektedir. Globalleşme süreciyle, başta sermaye olmak üzere mal ve hizmetler hatta emek daha mobil hale gelmiştir. Bunun sonucu yatırım kararlarında daha uygun vergi koşulları sunan ülkeler tercih edilmektedir. Ülkemiz vergi düzeyleri açısında beklentileri karşılamaktan uzaktır. Bu durum sürdürülebilir büyümenin önünde başlıca engel olarak yer almaktadır.
Türkiye’de yüksek işsizlik oranları ve kayıt dışı istihdam sorunları bulunurken Hazine Müsteşarlığı’nın şubat ayında açıkladığı verilere göre, işyerlerinde istihdam yaratmanın maliyeti de artmaktadır. En fazla yatırım çeken imalat sanayinde ortalama iş yaratma maliyeti geçen yıl %33,2 artarak 189,2 bin YTL’ye yükselmiştir.
Ülkemizin istihdam politikası artık kayıtlı istihdamın artışına hizmet etmemektedir. İşyerleri için kayıtlı istihdam yaratmak ateşten bir gömlek giymeye benzemektedir. Dünya Bankası’nın “Doing Business” veritabanından yer alan verilere göre, Türkiye’de istihdam alanındaki politikalar, diğer OECD ve AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında, kayıtlı istihdamı teşvik eden bir nitelik taşımaktadır. Ülkemizde uygulanan kıdem tazminatı göreceli olarak yüksek çıkmaktadır. Kıdem tazminatının yüksek olması, ekonominin yeni iş yaratma kapasitesini olumsuz etkilemektedir. İşyeri sahipleri üretim artışlarını yeni işçi alma yerine çalışma saatlerini artırarak karşılamaktadır.
OECD tarafından yayınlanan “Ekonomik Politika Reformları: Büyümeye Geçiş-2007” başlıklı raporda; Türkiye’de asgari ücret ve bu ücretten alınan yüksek vergilerin, kayıtlı sektördeki istihdam maliyetlerini çok artırdığı belirtilmektedir.
Acil önlemler alınmalı
İşsizliği azaltmak, kayıtlı istihdamı artırmak ve istihdamın verimli gelişmesini sağlamak, ülkemizin başlıca gündem maddeleridir.
Kayıt dışılığın azaltılması amacıyla acil önlemler alınmalıdır. Buna göre;
- İstihdam üzerindeki vergi ve prim yükleri azaltılmalı,
- İş Kanunu’nda yer alan esneklik olanakları geliştirilmeli,
- Kıdem Tazminatı sistemi sosyal tarafların uzlaşmasıyla yeniden düzenlenerek işyerlerinin üzerindeki yük azaltılmalı,
- İşsizlik Sigortası Fonu’na işveren tarafından yapılan katkı azaltılmalı,
- Çalışma hayatıyla ilgili mevzuat kolaylaştırılmalı, bürokratik işlemler azaltılmalı,
- Tüm sektörlerde istihdam yatma kapasitesi yüksek olan KOBİ’ler teşvik edilmeli,
- Aktif istihdam politikaları ile insan kaynakları daha nitelikli hale getirilmeli,
- İş Kanunu’ndan işyerlerine gelen sosyal yükümlülükler konusunda ek maliyetler düşürülmeli,
- Kayıt dışı çalışan gençler gibi belirli çalışan gruplarına öncelikli kayıt içi istihdam teşvikleri uygulanmalı,
- Devletin denetim kapasitesi güçlendirilmeli, cezalandırıcı yerine destekleyici tedbirler alınmalı,
- Kayıt dışılık konusunda toplumsal bilinç düzeyi geliştirilmeli,
- Sosyal tarafların katılımıyla projeler yürütülmelidir.
Kaynak: MESS İşveren Gazetesi, Haziran 2007