2014 ve 2015 yılları çalışma hayatına, Torba Yasaların da etkisi ile, birçok değişiklik getirmiştir. Özellikle 2015 yılında tasarı olarak komisyondan geçen fakat yasalaşmayan bir durum var ki, o da Başbakanın açıklamış olduğu eylem planı içerisinde kendisine 2016 yılında yer bulacağını benziyor. Bu plan içerisinde Doğum Yapan Çalışanların İzin Hakları ile ilgili düzenlemeler de yer alacak.
Çalışan Anneye Esnek Çalışma Geliyor
2015 yılı içerisinde Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda değişiklik önergeleriyle kabul edilmişti. “Aile paketi” olarak anılan tasarıyla, kadın çalışanlar, analık izninden sonra ilk çocuk için 60, ikinci çocuk için 120, üçüncü çocuk için 180 gün yarı zamanlı çalışma hakkına sahip olacaktı ama bu tasarıdan sadece doğum yardımı bölümü 6637 Sayılı Torba Yasaya eklenmiş ve bu yasa 7 Nisan’da Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Doğum yapan kadınlara esnek çalışma ise yasalaşmamış, kadük kalmıştı. Başbakanın açıklamış olduğu yeni eylem planında ise geç gelen bir yürürlük ile karşılaşmamız mümkün. 2016 yılı içerisinde çalışan kadınlara ilk çocukta 2 ay, ikinci çocukta 4 ay, üçüncü çocukta 6 ay yarı zamanlı ve tam ücretli çalışma hakkı sağlanması beklenmektedir. Böylece Doğum Yapan Çalışanların İzin Hakları yeniden düzenlenmiş olacak.
Artı ve Eksi Tarafları Neler Olabilir?
Her çalışma gibi esnek çalışmanın da iş hayatına birçok olumlu ve olumsuz etkisinin olması muhtemeldir. Doğumdan önce 8 doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 haftalık “analık iş göremezlik” sürecinin yanında bir de 6 ay ücretsiz izin hakkı mevcut koşullarda çalışanların doğuma dair haklarından idi.
Yeni gelecek olan çalışmayla, çalışan annenin esnek çalışma modeli ile çalışma hayatını idame ettirmesi, anne ve bebek dolayısı ile aile açısından oldukça kabul edilebilir bir sistem olacaktır.
Esnek çalışma modelinin eksi taraflarından birisi de, işverenlerin çalışma hayatında çalışan profili seçimlerinde, anne adayı kadınların ya da genel olarak kadınların pek tercih edilmemesi sorununu ortaya çıkarabilir. Bu da toplumsal eşitlik ile pozitif ayrımcılığı karşı karşıya getirecek bir uygulama olacaktır. Bu durumda kadınlar çalışma hayatından uzaklaşacak ve istihdam azalacak; hem GSMH hem de toplumsal eşitlik darbe alacaktır. Çalışma hayatının düzenlenmesinde yıllar sonraki Türkiye ile günümüz Türkiye’si arasında, çalışan nüfus açısından gerilemeye gitmemek için Yasa Koyucunun, hem çalışma hakkının korunması hem de nüfus politikasında dengeli kararlar almasını gerektirdiği kaçınılmazdır.
Datassist Mevzuat Kulübü