Ağır ve Tehlikleli İşler Tebliği Bilinmezliğini Hala Koruyor

Dr. Aykut Engin
MESS Eğitim Müdürü

iş güvenliğiİş Kanunu’nda değişiklik yapılarak, mesleki eğitim almamış işçilerin ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamayacağına ilişkin düzenleme getirilmiş ve yürürlük tarihi olarak da 01.01.2009 belirlenmişti. Buna müteakip Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalıştırılacak İşçilerin Mesleki Eğitimlerine Dair Tebliğ, 31 Mayıs 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.

Tebliğ belirsizliklerle dolu

Tebliğ’in yayımlanması ile ortaya çıkan belirsizlikler akıllarda soru işaretlerinin oluşmasına neden oldu. Örneğin 01.01.2009’dan önce işyerinde ağır ve tehlikeli işlerde çalışmakta olan işçilerin durumunun ne olacağı belirtilmemiş. Ayrıca 01.01.2009 ile Tebliğ’in yayımlanma tarihi arasındaki uygulamanın nasıl olacağı ve idari para cezalarının hangi tarih dikkate alınarak kesileceği hususları da açıklanmamış.

Özellikle 01.01.2009’dan önce işyerinde çalışan ve icra ettiği meslekle ilgili zaruri belgeye ihtiyaç duyan işçilerin eğitimi kapsamında geçiş hükümleri getirilerek konunun açıklığa kavuşması gerekmekteydi. Geçiş hükümleri getirmeden yapılan bir düzenleme doğal olarak bir takım sorunlara sebebiyet vermektedir.

Tebliğ ile; çalışanların icra ettikleri işler ile ilgili bilgi, beceri ve yetkinlik kazanmaları için mesleki eğitim alması ve bunu zaruri olarak belgelendirmesi getirilmek istenmektedir.

Açıkça belirtmek gerekir ki metal işkolunda faaliyet gösteren üye işyerlerimizin nitelikli işgücünü istihdam ettiği kuşkusuzdur. Uluslararası rekabette yer alan üyelerimiz hayat boyu öğrenme çerçevesinde koşulların gerektirdiği düzeyde mevcut işgücüne gerekli yatırımları yapmaktadır.

İşe başlatma eğitimleri (oryantasyon), iş geliştirme eğitimleri ve güncelleme eğitimleri belli program dahilinde işyerlerimiz tarafından verilmekte olup mevcut işgücünün bilgi, beceri ve yetkinlikleri sürekli artırılmaktadır. Özetle söylenebilir ki üye işyerlerimizde çalışan işçilerimiz sayılan yeterlilikler açısından ülkemizin en değerli insan kaynaklarını oluşturmaktadırlar.

Buna karşılık Tebliğ hükümleri ile, sadece gerekli belgeye sahip olmadığı için binlerce çalışanın yetersiz olarak tespit edilmesi neredeyse tamamının örgün öğretim programlarına tabi tutarak eğitilmesi amaçlanmaktadır.

Çalışanlarımız gerekli yeterliliklere sahip

Ülkemizde Ulusal Yeterlilik Sistemi kurulması çalışmaları henüz başlangıç aşamasındadır. Bu nedenle hayat boyu öğrenme çerçevesinde iş başında ve örgün olmayan öğrenme sonuçları belgelendirilememektedir. Halbuki bu çalışanlarımız iş başında ve işyerinin düzenlediği eğitimlerle gerekli yeterliliğe sahip olmuşlardır. Sadece bir kısmı sahip oldukları bilgi, beceri ve yetkinliklerini Tebliğ kapsamında acilen ve zaruri bir şekilde belgelendirmek zorundadırlar.

Tebliğ planlanan kapsamındaki çalışanlarımız için eğitim kursları esneklikten, ihtiyaçlara ve beklentilere uygunluktan uzak olup çelişkilere açıktır. Örneğin örgün eğitim programlarındaki modüler programlar işyerlerindeki çalışanlar için uygun değildir. MEB ve İŞKUR tarafından sunulan geliştirme, uyum ve meslek edindirme kurslarının içeriği ve süresi işyerlerindeki çalışanlar için kısıtlamalar ortaya koymaktadır. Ayrıca bu durum işgücünü işyerinden okul sınıflarına alarak üretim kaybına neden olmaktadır.

Bu eğitimlerde sunulacak ve Bakanlıkça uygun görülen eğitim materyalleri ayrı bir çelişki taşımaktadır. Mevcut koşullarda işyerlerindeki teknolojiden ve süreçten yoksun bu yayınların mevcut çalışanların bilgi, beceri ve yetkinliğinin gelişimine nasıl katkı sağlayacağı anlaşılamamaktadır.

Tebliğ ile işyerlerine birtakım yükler getirilmek istenmektedir. Halbuki söz konusu çalışanlar zaten gerekli bilgi, beceri ve yetkinliğe sahiptir. Bu niteliklere sahip olmayan bir kişinin işyerinde istihdam edilebilirliğinin olanaklı olup olmadığının tespiti hiç de zor olmayacaktır. Devlet tarafından getirilen belgelendirme zorunluluğu için MEB’in üzerine düşen görevi ve sorumluluğu tam olarak yerine getirmesi beklenmektedir.

Bununla beraber Tebliğ’de belirtilen belgelendirme yollarından biri kapsamında eğitim programlarına katılıp sınavda başarısız olup belgeyi alamayanların çalışanların durumunun ise ne olacağı bilinmemektedir. Bu kişilerin iş sözleşmelerinin akıbeti konusunda ne düşünülmelidir?

Sonuç itibariyle Tebliğin, başlangıçta düşünülen amaç ve hedeflere hizmet etmediği açıkça görülmektedir. Mevcut haliyle çözüm değil sorun vardır. Bu durum aylardır çözüm bekleyen üye işyerleri için iş, zaman ve kaynak kaybı demektir. İşyerleri kriz ortamında küresel rekabet altında mücadele ederken Tebliğ ile tam da anlaşılamayan hususlarda sorunlarına ivedilikle çözüm beklemektedirler.

Akademisyenlerin görüşü dikkate alınmalı

Akademisyenler Ağır ve Tehlikeli İşler Tebliği’nin, yayımlandığı tarih olan 31 Mayıs 2009’dan sonra işe alınacak işçiler için söz konusu olacağı görüşündedir.

Bu görüşü destekleyen hükümlerin ise Tebliğin 5. maddesindeki “Ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçilerin, işe alınmadan önce, mesleki eğitime tabi tutulmaları zorunludur.” ibaresi ile 6. maddesindeki “Ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçilerin, aşağıda belirtilen belgelerden birisine sahip olmaları zorunludur.” ibaresi olduğu belirtilmektedir.

Akademisyenlerce, bunun aksine yapılacak bir yorumun hukuk devleti ile bağdaşmayacak sonuçlar çıkarabileceği belirtilirken; İş Kanunu’nun 85. maddesindeki mesleki eğitim zorunluluğuna ilişkin değişikliğin 2008 yılının ortalarında yapıldığı ve yürürlük tarihinin 1.1.2009 olarak belirlendiği, buna ilişkin tali mevzuatın ise 1.1.2009 tarihinden önce çıkarılarak mevcut çalışanlara yönelik geçiş hükmü getirilmesi gerektiğini ifade edilmektedir.

Bunların hiçbirinin yapılmaması ve mevcut çalışanların bir anda o işi görmek için “yetersiz” kişiler durumuna düşürülmesinin de hukuk güvenliği ile bağdaştırılmasının mümkün olmadığı belirtilmektedir.

Kaynak: MESS İşveren Gazetesi, Kasım 2009

 

Hakkında iskanunu

Göz atın

Malulen Emeklilik ile Engelli Emekliliği Arasındaki Farklar

Malulen Emeklilik ile Engelli Emekliliği Arasındaki Farklar

Malulen Emeklilik ile Engelli Emekliliği Arasındaki Farklar