Ücret, işçi-işveren ilişkisinin temel yapı taşlarından biridir. Ancak pek çok iş yerinde bordro üzerinde görünen ücret ile çalışana fiilen ödenen ücret arasında farklılık bulunmaktadır. Bu fark, kayıt dışı ödemeler, eksik gösterilen ücretler veya yan hakların bordroya yansıtılmaması şeklinde ortaya çıkmakta ve “ücret beyanında şeffaflık sorunu”nu doğurmaktadır.
Bordroda Gösterilmeyen Ücret ve Yan Haklar
İşverenler zaman zaman SGK prim maliyetlerini düşürmek veya vergi yükünden kaçınmak amacıyla bordroda gerçek ücret yerine daha düşük ücret bildiriminde bulunabilmektedir. Bu durum hem çalışan hem de devlet açısından ciddi riskler doğurur.
Çalışan Açısından Riskler:
– Emeklilikte düşük aylık
– Eksik kıdem ve ihbar tazminatı
– İşsizlik ödeneği ve SGK yardımlarının azalması
İşveren Açısından Riskler:
– SGK denetimlerinde geriye dönük prim borçları
– İdari para cezaları
– Vergi incelemelerinde cezai işlem
Yemek kartı, ulaşım desteği, özel sağlık sigortası gibi yan haklar da çoğu zaman bordroya dahil edilmeden yürütülmektedir. Bu tür ödemelerin bordro dışında tutulması şeffaflık ilkesine aykırıdır.
Yargı Kararları ve Denetimler
Yargıtay kararlarında, işçiye fiilen ödenen ücretin esas alınacağı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca SGK, denetimlerinde banka kayıtları, çalışan beyanları ve diğer deliller üzerinden “gerçek ücret” tespiti yapabilmektedir. Konuya ilişkin çeşitli Yargıtay kararları incelendiğinde, durum açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır:
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14 Aralık 2021 tarihli kararı
İşverenin, daha az vergi veya sigorta primi ödemek amacıyla iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı durumlarda, gerçek ücretin tespiti önemlidir. Bu durumda, işçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alınmalı; tanık beyanları, sendika ve ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücret araştırması yapılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmelidir (Esas No: 2021/7346, Karar No: 2021/16453).
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10 Şubat 2014 tarihli kararı
Çalışma yaşamında, daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda, gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında, imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir (Esas No: 2011/54489, Karar No: 2014/3682).
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18 Mayıs 2004 tarihli kararı
Davacının aylık ücretinin miktarı taraflar arasında tartışmalıdır. Davalı işveren, imzalı ücret bordrolarına dayanarak davacıya asgari ücret seviyesinde ücret ödendiğini savunmuş, davacı işçi ise işyerinde çifte bordro düzenlendiğini ve ücretin daha yüksek olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, davacının işyerinde fiilen yaptığı işi, meslek kıdemi ve çalıştığı tarihler bildirilmek suretiyle ilgili meslek kuruluşundan ne kadar ücret alabileceği sorulmalı, alınacak olan cevap dosya içindeki delillerle birlikte yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak sonuca gidilmelidir (Esas No: 2004/3586, Karar No: 2004/12160).
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01 Mart 2021 tarihli kararı
Bu ilama göre, dava bir iş mahkemesinde görülmüş; davacı, iş akdinin haklı ya da geçerli bir neden olmadan haksız yere feshedildiğini iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil giderleri ve faiz gibi bir dizi alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece önceki yargılamada yanlış inceleme ve emsal ücret araştırması eksikliği gibi nedenlerle kararın bozulduğu, ardından usul yönünden bazı eksiklikler giderilerek dosya yeniden incelenmiştir. Ücretin ispat yükümlülüğü ve belge düzenleme zorunluluğu işverene ait olup, “çift bordro” gibi şüpheli durumlarda gerçek ücretin tespiti için tanık beyanları, emsal ücret araştırması ve tüm deliller birlikte değerlendirilmelidir. Somut olayda, mahkemece davacının net ücretinin 2.000 TL kabul edilmesi yerine, emsal ücretler ve tanık ifadelerine göre net 2.400 TL olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir (Esas No: 2021/1898, Karar No: 2021/5250).
Bu kararlar, ücret beyanında şeffaflık sorunu ve çift bordro uygulamalarıyla ilgili Yargıtay’ın yaklaşımını göstermektedir. Gerçek ücretin tespiti için tanık beyanları, emsal ücret araştırmaları ve diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Ücretin tam ve doğru bildirilmesi, yalnızca yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda işverenin kurumsal itibarını koruyan bir etik sorumluluktur. Şeffaf bordro uygulamaları, işçinin hak kaybına uğramaması, işverenin cezai yaptırımlarla karşılaşmaması ve işletmenin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır. Bu nedenle işverenlerin bordro süreçlerini gözden geçirmesi ve tüm ödemeleri eksiksiz bildirmesi gerekir.
iskanunu.com
