Alt İşverenlik İlişkisi
Giriş:
Alt işveren işçisi olan işçinin Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmak istemesi ve alt işverenlik ilişkisinin muvazalı olması ve işçinin toplu iş saözleşmesinden yararlanması
Özet:
Dosyada mevcut kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre davalı ile dava dışı müteahhit firma arasında yapılan sözleşmenin yürürlükte olduğu sırada davacı işçi tarafından taşeronluk sözleşmesinin muvazaalı olduğu ve asıl işverenin tarafı olduğu Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılması gerektiği iddiası ile açılan davaların kabul ile sonuçlandığı ve davacının Toplu İş Sözleşmesinden doğan fark alacaklarının hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
Davalı işverence muvazaalı olduğu kesinleşen taşeronluk sözleşmesinin sona ermesinden sonra yeni bir ihale ve yeni bir sözleşme yapılmamış, önceki sözleşme aynı şartlarla, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar aralıksız devam ettirilmiştir. Esasen davacının işten çıkarıldığı tarihe kadar davalı işverenin tarafı olduğu Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılmış olması da davalının gerçek işveren olduğu olgusunun fesih tarihine kadar devam ettiğini göstermektedir. Mevcut delillere göre davacının gerçek işvereninin davalı olduğu açık olmasına rağmen alt işveren işçisi olduğu gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş olması hatalıdır.
İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte yürürlükte bulunan 4857 Sayılı İş Kanununun 18. maddesine göre iş sözleşmesini fesheden işveren geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Anılan yasanın 19. maddesinde de işverenin fesih bildirimini yazılı olarak yapması ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde bildirmesi gerektiği düzenlenmiştir. Söz konusu şekli koşulların yerine getirilmemiş olması fesih için geçerli bir sebep gösterilmediği sonucunu doğurur. Bu durumda davanın kabulüyle işçinin işe iadesine karar verilmesi gerekirken, reddi hatalı olmuştur.
Karar metninin devamı için tıklayınız.