Tahmini okuma süresi: 5 dk.
GİRİŞ
Ülkemizde Sosyal Güvenlik alanında 01.10.2008 tarihindeki devrim niteliğinde değişiklikler ve birleşmelere gidilmiştir. Özellikle 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 01.10.2008 tarihi itibarı ile yürürlüğe girerek, ülkemizde yeni uygulamaların ve köklü değişikliklerin tabanını oluşturmaya başlamıştır.
Bu yazı dizimizde Sosyal Güvenlik alanında doğru bilinen yanlışları, işveren ve işveren vekillerinin mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini ve kısmen de olsa idari yaptırımlarını ele alan bilgileri sizinle paylaşacağız.
1- Sigortalı Tanımı
Sigortalı tanımı mevzuatımızda çok geniş bir yer kaplamaktadır. Fakat konumuz itibarı ile biz çalışanların (işçilerin) sigortalılığı hakkında sizlere bilgi vereceğiz. Örneğin işverenlerin, şirket sahiplerinin veyahut köy ve mahalle muhtarlarının sigortalılık statü ve kapsamından ziyade çalışanların yani işçilerin sigortalılık statüsünden bahsederek durumu özetlemeye çalışacağız.
Sigortalı, 5510 Sayılı Kanunun 3. Maddesinde sigortalı tanımına şu şekilde yer vermektedir;
Sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi ifade etmektedir. Yazımızın başlangıcında da değindiğimiz gibi yazımızda kendi adına prim ödemesi gerekenlerden ziyade, adına prim ödenmesi gereken sigortalıların iş ve işlemleri ile bilgiler yazımızın ana konusu olacaktır.
506 Sayılı Yasa ile adına prim ödenmesi gereken kişi denildiğinde SSK’lı ibaresi hemen hemen hepimizin aklına gelmekte idi. 01.10.2008 tarihi itibarı ile mülga 506 Sayılı Kanunda yer alan SSK’lı ibaresinin yerini 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık statüsüne sahip kişiler, işte bahsettiğimiz 506 Sayılı Yasaya göre SSK’lı olan kişilerdir.
1-a)Sigortalı Sayılanlar
Yazımızda da belirttiğimiz üzere yazımızın ana konusunu mülga 506 Sayılı Yasaya göre “SSK’lı” 5510 Sayılı Yasaya göre “4/a” statüsüne sahip kişiler oluşturmaktadır. Diğer sigortalılık statülerinden “4/b” ve “4/c” statülerine bu yazımızda değinmeyeceğiz.
5510 Sayılı Kanun 4. Maddesinin birinci fıkrasının “a” bendine göre sigortalı sayılanlar (Eski SSK yeni (4/a)) 5510 Sayılı Kanunun uygulanması açısından, uzun ve kısa vadeli sigorta kolları bakımından “hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar” 4/a sigortalısı olarak belirtilmiştir.
1-b)Sigortalı Sayılmayanlar
Sigortalı sayılmayanlar 5510 Sayılı Kanunun 6. Maddesinde uzun uzadıya sayılmıştır. Biz ise yazımızda kısaca kimlerin sigortalı olmalarına gerek olmadığını yazacağız.
5510 Sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında;
a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi,
b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dâhil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,
c) Ev hizmetlerinde çalışanlar (5510 Sayılı Kanunun ek 9. Maddesinin ikinci fıkrası kapsamında sigortalı olanlar ile ücretle aynı kişi yanında ay içinde 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanlar hariç)
d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri,
e) Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla; yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye’ye üç ayı geçmemek üzere bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye’de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurt dışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tabi olanlar,
f) Resmî meslek ve sanat okulları ile yetkili resmî makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksekokullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbikî mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler,
g) Sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen, hasta veya malûller,
Olarak anılan Kanunda uzun uzadıya belirtilmiş olup birkaç örneği yukarıda sıralamış bulunmaktayız.
1-c)Sigorta hak ve yükümlülükleri ne zaman başlar?
Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
(a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar (eski SSK) için çalışmaya, mesleki eğitime veya staja başladıkları tarihten itibaren başlamaktadır.
2- Sigortalı İşe Giriş Bildirimleri
Sigortalı işe giriş bildirimleri işyerinin nev’ine ve şekline göre değişiklik göstermektedir. 5510 Sayılı Kanunun sigortalı bildirimi ve tescili başlıklı 8. Maddesinde anılan durumlar için sigortalı tescil şartlarını düzenlemektedir.
İşverenler, 4. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri (eski SSK’lı), sigortalılık başlangıç tarihinden önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür.
Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;
a) İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün,
b) Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar,
c) Kamu idarelerince istihdam edilen 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde,
Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi halinde, sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılır.
2-a) Sigortalının Kendi Çalışmalarını Bildirmesi
Sigorta başlangıcı açısından Kanunumuzda işveren ve işveren vekillerine çeşitli yükümlülükler getirdiği kadar sigortalı açısından da bir takım ayrıcalık tanımıştır. Sigortalılar, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı olarak çalışmaya başladıklarını Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine delil teşkil etmez.
Feti SAVRAN
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Uzmanı / Sosyal Güvenlik Denetmeni